HOŞGELDİNİZ


13 Şubat 2009 Cuma

Huysuz ve Tatlı Kadın

Şarkılar seni söyler Dillerde nağme adın Aşk gibi, sevda gibi Huysuz ve tatlı kadın
Ne zaman eskiyor sevgiler Ödenen bedellerin acısı geçince mi?
Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım. Nasıl üşüdüğümü bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne. Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…
Şimdi telefon açsam sana, Sesini duymak da yetmiyor ki. Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?” Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde. Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta yemek yaparken, Tahta kaşıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba? Özlemek çok fena anne. Anlamak seni; daha da fena…
Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları. Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var. Gittikçe sana mı benziyorum ben, Ya da “Annenin kaderi kıza” dedikleri doğru mu? “Baban eskitir her şeyi kızım” demiştin bir kez, Anlamamışım meğer, eskiyormuş anneciğim. Omzunu ovacak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde. Şimdi duysan bunları ne üzülürsün; mutsuz mu kızım diye, Çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle. Mutsuz değilim de anne, Yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum. Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor, Televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyorum, Açtığımı gören olmuyor. Pişirdiğim yeniyor da, güzel olmuş denmiyor. Çay demleniyor, demleniyor, demleniyor… Kederim mutfağımın her yerine yerleşiyor. Ah nasıl eskiyor her şey anne, nasıl eskiyor. Eskilerimi de atmaya kıyamıyorum. Seni çok özlüyorum. Bana yasakladığın bahçeler, sana da mı uzaktı hep? Gidemeyişine ağladın mı sende? Ne zaman eskiyor sevgiler? Ödenen bedellerin acısı geçince mi?İşte böyle, Kalbimde bir acı. Şarkılar seni söyler...
İclâl Aydın.